İzmir’de 600 bin yapı deprem açısından riskli

Jeoloji Mühendisleri Odası (JMO) İzmir Şubesi Yönetim Kurulu Başkanı Koray Çetin Önalan, yaptığı açıklamada, Sındırgı’da 10 Ağustos’ta yaşanan ve bir kişinin yaşamını yitirdiği 6,1 büyüklüğündeki depremin ardından bölgede yeniden aynı büyüklükte bir sarsıntı meydana geldiğini anımsattı.

Afet ve Acil Durum Yönetimi Başkanlığı (AFAD) verilerine göre dün saat 22.48’de gerçekleşen depremin yerin yaklaşık 6 kilometre derinliğinde kaydedildiğini aktaran Önalan, sarsıntının Marmara ve Ege Bölgelerinde birçok ilde hissedildiğini ifade etti.

Depremin ardından bölgede en büyüğü 4,4 olmak üzere çok sayıda artçı sarsıntının meydana geldiğini belirten Önalan, “Simav Fayı üzerindeki Sındırgı segmentinde, düşey bileşeni olan yan atımlı bir fayda meydana gelen bu deprem, yaklaşık 10 kilometrelik bir fayın kırıldığını gösteriyor.” dedi.

“İzmir için deprem tehlikesi aynı şekilde sürüyor”

Depremde hasar gören ve yapısal dayanımı azalmış binaların yeni sarsıntılarda yıkılma riski taşıdığını dile getiren Önalan, vatandaşların bu yapılara girmemesi gerektiğini vurguladı.

Önalan, “Bu depremin İzmir’de olası bir depremi tetiklemesi söz konusu değil. Ancak Balıkesir çevresindeki faylara stres aktarabilir. İzmir zaten deprem açısından yüksek risk taşıyan bir kent. Yapılan çalışmalar, Tuzla, Gülbahçe ve Seferihisar faylarının sismik boşluk oluşturduğunu ve her an deprem üretebilecek düzeye geldiğini ortaya koyuyor. İzmir için deprem tehlikesi dün neyse bugün de aynı.” ifadelerini kullandı.

“Yaklaşık 600 bin yapı riskli durumda”

Türkiye genelinde olduğu gibi İzmir’de de ciddi bir yerleşim sorunu bulunduğuna dikkati çeken Önalan, depremlerde en fazla zararın zemin yapısı zayıf, yer altı su seviyesi yüksek olan bölgelerde meydana geldiğini söyledi.

Önalan, “30 Ekim 2020’deki İzmir depreminde 117 vatandaşımızı kaybettik, yaklaşık 20 milyar dolarlık ekonomik kayıp yaşandı. Bu tablo, kentte yapılması gereken çok sayıda çalışmaya işaret ediyor. İzmir’de yaklaşık 600 bin yapının deprem açısından riskli olduğu belirtiliyor. Bu kadar büyük bir yapı stokunun kısa sürede dönüştürülmesi mümkün görünmüyor.” dedi.

Önalan, belediyelerin mikrobölgeleme, jeolojik ve jeoteknik etütleri tamamlayarak güvenli alanlarda konut üretimini hızlandırması gerektiğini belirterek, “Deprem anında uygulanacak planların hazır olması şart. Özellikle İzmir Büyükşehir Belediyesinin bu alanda hazırlıklı olması kritik. Depremin ne zaman olacağını bilmiyoruz ama olacağını biliyoruz. Bu nedenle hazırlıklı olmak zorundayız.” değerlendirmesinde bulundu.